Türk hukukunda boşanma davaları, tarafların evlilik birliğini sona erdirmek amacıyla açtığı davalardır. Bu davalar iki ana gruba ayrılır: çekişmeli boşanma davaları ile tarafların karşılıklı onayıyla açılan anlaşmalı boşanma davaları. Çekişmeli davada taraflardan biri diğerini kusurlu göstermek ister ve bu kusuru ispatlamak zorundadır . Anlaşmalı (karşılıklı) boşanmada ise eşler hâkim önünde uzlaştıkları protokolü sunar; tarafların beyanı esas alınır ve ek delil sunulmasına genellikle ihtiyaç kalmaz . Boşanma davasının türüne göre usul şartları ve delil yükü değişir.

Boşanma dilekçesinin yetkili mahkemeye sunulmasıyla dava başlar. Çekişmeli boşanma davasında davacı, evlilik birliğini temelinden sarsan sebepleri (TMK 166/1) veya özel sebepleri (TMK 161-165) ileri sürerek yargılamayı başlatır. Davalı ise bu iddialara karşı deliller sunar. Taraflar iddialarını belgelerle, tanıklarla veya diğer hukuka uygun delillerle ispatlamalıdır. Hakim, usul ve esas kuralları çerçevesinde tarafların beyan ve sunulan delilleri inceleyerek karar verir . Taraflar kusuru ispatlayamazsa boşanmaya hükmedilmeyebilir; Yargıtay’ın da vurguladığı üzere, boşanma sürecinde iddia edilen olayların hukuka uygun delillerle ispatlanması esastır .

Çekişmeli Boşanma Davası

Çekişmeli boşanma davası, eşlerden birinin kusurlu davranışlarını ileri sürerek boşanma talep ettiği davadır. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması ya da diğer özel sebeplerden dolayı açılabilir. Bu davada davacının, karşı tarafın boşanmaya neden olan fiillerini hukuken geçerli delillerle ispatlaması gerekir . Örneğin, eşlerden birinin “zina” yaptığı iddiasında bulunuyorsa, bunu somut delillerle ortaya koymalıdır. Taraflar arasında anlaşmazlık konusu olmayan hususlarda delil sunmaya gerek yoktur; çünkü hakime göre taraf beyanları zaten esas alınır. Ancak uyuşmazlık yaratan vakıalar için usulüne uygun delillerin sunulması zorunludur . Çekişmeli boşanma davasında ispat yükü, HMK m. 190’a göre davayı açanın üzerindedir; iddia ettiği vakıaları kendi lehine hak çıkaracak şekilde delillendirmek zorundadır . Bu nedenle, davacının sunduğu her iddiayı destekleyecek belgeler, tanık ifadeleri veya diğer deliller takibin seyri için kritik öneme sahiptir.

Çekişmeli davada usul kurallarına uyulması çok önemlidir. Taraflar, tanık listesi ve delil listesi gibi belgeleri zamanında vermeli; talepleri açık ve somut olarak dile getirmelidir. Aksi halde delil zafiyeti nedeniyle boşanma davası reddedilebilir. HMK uyarınca, sunulan delillerin hukuka uygunluğu hâkim tarafından denetlenir. Hukuka aykırı yollarla elde edilmiş deliller (örneğin izinsiz telefon dinleme, rızasız ses/görüntü kaydı vb.) boşanma davasında kabul edilmez . Boşanma sürecinde delil sunma, tarafların boşanmayla ilgili hak ve yükümlülükleriyle doğrudan ilgilidir; bu yüzden çekişmeli davalarda süreç mutlaka uzman avukatlar eşliğinde takip edilmelidir .

Çekişmeli Boşanma Davasında Tanıkların Önemi

Çekişmeli boşanma davalarında, tarafların doğrudan bir olayı belgeye dökmesi her zaman mümkün olmayabilir. Bu durumda tanık beyanları çok değerli hale gelir. HMK’ya göre tanıklar, davaya taraf olmayan herkes olabilir; yaygın inanışın aksine eşlerin anne-baba, kardeş gibi yakınları da tanık olarak gösterilebilir . Önemli olan, tanığın somut olayı gördüğüne dair kanaat oluşturabilmesidir. Tanık beyanları, özellikle boşanma sebeplerini destekleyecek önemli bilgiler verebilir. Örneğin, şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davasında komşuların ve akrabaların huzur veya ev ortamındaki gözlemleri, zina iddiasında eşin başka biriyle yakalanma anına şahitlik eden kişiler tanık olarak dinlenebilir.

Yargıtay kararlarına göre tanığın geçerli olabilmesi için, dava dosyasına zamanında bildirilmiş ve usulüne uygun tebligatla mahkemeye çağrılmış olması gerekir. Tanık beyanlarının güvenilirliği de önemlidir. HMK m. 255’e göre tanıkların gerçeği söylemiş olduğu varsayılır; bu nedenle kanunda aksi belirtilmedikçe, tanıklar doğrudan doğruya gerçekleri anlattıkları kabul edilir. Ancak “husumetli tanık” diye anılan, taraflardan biriyle açık husumeti veya bağı olan tanıkların beyanlarına Yargıtay yargı kararlarında dikkatle yaklaşılır. Bir tarafın menfaatine araç edilen tanıklar, delil değerini kaybedebilir. Örneğin Yargıtay 2. Hukuk Dairesi bir kararında, davalı eşin itirazı üzerine mahkemece kadının tanıklarına beyanlarının dikkate alınmaması hatalı bulunmuştur . Kararda özetle şu vurgulanmıştır: “Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça, tanıkların gerçeği söylemiş olmaları asıldır (HMK m.255). Aralarında ciddi husumet olduğuna dair inandırıcı delil yoksa tanıkların ifadelerine itibar edilmelidir” . Bu örnekten anlaşılacağı gibi, boşanma davalarında tanık beyanı çoğu durumda esas alınan delildir ve ancak somut delillerle reddedilebilir.

Tanıklık yapacak kişi mahkeme huzuruna çıktığında kimlik beyanından sonra yemin ettirilir. Yemin altında tanıklık yapan kişi gerçeği gizleyemeyeceğini bilir ve bu nedenle tanık beyanının önemi büyüktür. Hakim, tanıklara sorular sorarak sadece davanın konusuyla ilgili bilgilere ulaşmaya çalışır. Tanıkların yer ve zaman belirtmeyen, tutarsız veya soyut anlatımları ise hükme değerli bir delil olarak yansımayabilir (yargılamalarda belge ve tanık anlatımları arasındaki tutarlılık aranır). Bu çerçevede, tanık beyanlarıyla uyuşan diğer delillerin (örneğin mesaj kayıtları, görgü şahitliği veya fotoğraflar) birlikte değerlendirilmesiyle sağlam sonuçlar elde edilir.

Deliller: Mesaj Kayıtları ve Dijital Kanıtlar

Günümüzde iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla eşler arasındaki yazışmalar boşanma davalarında sıklıkla delil olarak gündeme gelmektedir. Özellikle WhatsApp, SMS, e-posta gibi mesajlaşma içerikleri ekran görüntüsü şeklinde sunulabilir. Hukukçulara göre, boşanma dosyasına izinsiz elde edilmiş dijital bir içerik sunulduğunda o delil reddedilir; ancak hukuka uygun yollardan elde edilmiş ekran görüntüleri, mesaj kayıtları delil olarak kullanılabilir . Örneğin banka dekontlarıyla beraber sunulan WhatsApp mesaj ekran görüntüleri boşanma davasında kusuru ispat için esas alınabilir. Uzun yıllar Yargıtay ve bölge adliye mahkemeleri de “mesaj kayıtlarının yazılı delil başlangıcı” olduğunu kabul etmiştir . 6100 sayılı HMK m.199’da yapılan düzenleme uyarınca, taraflar arasındaki yazışmalar tamamıyla bir işlemi ispat etmese de o işlemi muhtemel hale getiren yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilir . Bu durumda, mahkeme mesajları belgelerin asıllarıyla karşılaştırmak, gerekirse bilirkişi aracılığıyla inceletmek suretiyle delil değerini takdir eder.

Uygulamada, mesajların kanıt olarak kullanılabilmesi için aleni yollarla elde edilmiş olmaları önemlidir. Örneğin ortak kullanımda bir bilgisayarda veya eşlerden birinin telefonunda bulunup çıkartılan görüşme kayıtlarının hükme esas alınması mümkündür. Öte yandan, bir eşin diğerinin bilgisi dışında gerçekleştirdiği dinleme-kaydetme eylemleri hukuka aykırı delil sayılır ve boşanma dosyasına kabul edilmez. Buna ilişkin Yargıtay içtihatlarında da “izinsiz ses veya görüntü kayıtları” hukuka aykırı kabul edildiği için delil olarak değerlendirilemeyeceği belirtilmiştir .

Sonuç olarak, mesajlaşma kayıtları ve diğer dijital deliller, taraflar arasında ihtilaf yaratmayan hallerde doğrudan delil başlangıcı olarak görülebilir. İhtilaflı noktalarda ise bu kayıtların asıllarıyla teknik incelemeyle karşılaştırılması, orijinalliğinin teyidiyle beraber hükme esas alınır . Örneğin yakın tarihte bir Yargıtay kararı, WhatsApp mesajlarının asıllarıyla bilirkişi raporuyla karşılaştırılmadan hükme esas alınamayacağına hükmetmiştir; eksik inceleme yapılması hatalı bulunarak karar bozulmuştur .

Boşanma Davası Sebepleri

Türk Medeni Kanunu’nda boşanma sebepleri hem özel (spesifik fiillere dayalı) hem de genel olarak düzenlenmiştir. Özel boşanma sebepleri TMK m.161–165 arasında sayılmıştır. Bu sebepler arasında en yaygın olanlar şunlardır:

  • Zina (TMK m.161): Eşlerden birinin evlilik dışı cinsel ilişkiye girmesi. Boşanma davası, zinayı öğrenen tarafça öğrenme tarihinden itibaren altı ay içinde (mücbir sebepler hariç) açılmalı, fiilin üzerinden beş yıl geçtikten sonra hak düşer . Zina konusunda affetme etkisi vardır; affeden tarafın dava hakkı sona erer. Yargıtay’a göre, eşlerden biri zina yapmış ve diğer eş bunu öğrenip hiçbir tepki vermemişse (sessiz kalma veya onaylama), sonradan açılacak boşanma davası reddedilmelidir; davranış bir anlamda hakkın kötüye kullanılmasını oluşturur .
  • Hayata Kast / Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış (TMK m.162): Eşlerden birinin diğerinin yaşamına kastetmesi, kendisine şiddet uygulanması veya ağır onur kırıcı davranışlarda bulunmasıdır. Boşanma davası, bu tür ağır fiilleri öğrendikten itibaren 6 ay içinde açılmalıdır. Örneğin fiziksel şiddet, tehdit, ağır hakaret veya hakaret içeren eylemler bu kapsama girer.
  • Suç İşleme / Haysiyetsiz Hayat Sürme (TMK m.163): Eşlerden birinin kasıtlı suç işlemesi veya ahlaka aykırı (haysiyetsiz) bir hayat tarzı sürmesi. Örneğin uyuşturucu kullanımı, kumar bağımlılığı veya halka açık cinsel davranışlar gibi haller bu madde kapsamında değerlendirilebilir.
  • Terk (TMK m.164): Eşlerden biri, haklı bir sebep olmadan diğer eşi yanında bırakıp, boşanma amacı gütmeden, altı ay boyunca dönmezse terk olarak kabul edilir. Terk de boşanma sebebi sayılır.
  • Akıl Hastalığı (TMK m.165): Eşlerden birinin ağır bir akıl hastalığı bulunup, hastalığın tedavi edilemez niteliğe erişmesi halinde boşanma söz konusu olur. Örneğin bir eşin beş yılı aşkın süredir ağır ruhsal veya sinir hastalığı geçirmesi boşanma sebebi sayılmıştır.
  • Diğer özel sebepler: Kanunda ayrıca, eşlerden birinin çocuğa yönelik yıkıcı davranışları veya aile düzenini sürdürmeyi imkânsız kılan diğer ağır fiiller de özel boşanma sebebi niteliğinde kabul edilebilir. Yargıtay kararlarında örneğin aldatma dışında güveni sarsan davranışlar, cinsel ilişkiden kaçınma, aile bireylerine kötü muamele, eşe hakaret, ortak sırların ifşası, alkol-madde bağımlılığı gibi fiillerin evliliği temelden sarstığı kabul edilmiştir .

Bunun dışında boşanma sebepleri genel nitelikte düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu 166. maddesi ilk fıkrasında “evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa” her iki eşe de boşanma davası açma imkânı tanır . Bu durum, eski adıyla şiddetli geçimsizlik olarak anılır. Genel boşanma sebebinin şartı, evliliğin ancak esaslı bir anlaşmazlık veya hayatı çekilmez hale getiren bir durum nedeniyle devamının beklenemeyecek olmasıdır. Yargıtay’a göre, evlilik birliğini temelden sarsabilecek her türlü anlaşmazlık bu madde kapsamında değerlendirilebilir; bu nedenle kusurun ifası sınırlı sayıda değildir ve hâkim somut olaya göre karar verir .

TMK 166/2 fıkrasında ise genel sebep halinde kusur dağılımı düzenlenmiştir: Davacı eşin kusuru daha ağırsa veya diğer eşin boşanmaya itirazı hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuruyorsa bile, eşlerin menfaatleri gözetilerek boşanma kararı verilebilir. Örneğin, bir davada eşlerden biri şiddet uygulamış ve kötü davranmış, öteki eş de daha hafif kusurlu olup davaya itiraz etmişse, Yargıtay bu itirazı hakkın kötüye kullanılması saymış ve mahkemenin boşanmaya karar vermesi gerektiğine hükmetmiştir (TMK 166/2) .

Ayrıca 4721 sayılı Kanun’un 166/3. ve 166/4. fıkraları özel durumlar düzenler. TMK 166/3’e göre, evlilik en az bir yıl sürmüşse ve taraflar anlaşmalı boşanma için birlikte başvurmuş veya davalı taraf “davayı kabul” beyan etmişse, evlilik birliği temelden sarsılmış kabul edilir. Bu hâlde boşanma kararı için hâkim, tarafları bizzat dinlemeli, iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmeli ve mallar ile çocukların durumuna ilişkin yapılan düzenlemeyi uygun bulmalıdır . Yine bu hükme göre boşanma kararı ancak tarafların serbest iradeleri ve anlaşmaya uygunluk sağlandığında verilir.

TMK 166/4 ise daha önce açılmış bir boşanma davasının reddedilmesi ve kararın kesinleşmesinden itibaren 3 yılın geçmesi durumunda ortak hayatın yeniden kurulamaması hâlini boşanma sebebi sayar . Yani bir davada boşanma reddedilmişse, üç yıl sonra tekrar çekişmeli boşanma davası açılabilir; o tarihten itibaren evlilik temelinden sarsılmış sayılır. Bu düzenleme, tarafların evliliği sürdürmeyi denediği ancak belirli bir süre sonra çare kalmadığı durumlar içindir.

Boşanma Sebepleri Özet

  • Genel Sebep (TMK 166/1): Evlilik birliği temelinden sarsılınca boşanma mümkündür .
  • Özel Sebepler (TMK 161-165): Zina, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme/haysiyetsiz hayat, terk, akıl hastalığı gibi ağır fiiller sayılmıştır .
  • Anlaşmalı Boşanma (TMK 166/3): En az 1 yıl evliyseniz, birlikte başvurarak veya kabul beyanıyla boşanabilirsiniz; mahkeme tarafların iradesini onaylamak ve düzenlemeleri uygun bulmak zorundadır .
  • Tekrar Başvuru (TMK 166/4): Daha önce reddedilmiş dava kesinleşip 3 yıl geçince, evlilik yeniden onarılamayacak şekilde sarsılmış sayılır ve bu sebeple boşanma davası açılabilir .

Bu sebeplerin yanında Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddelerinde düzenlenmeyen hâller de evlilik birliğinin temelden sarsılması kapsamında değerlendirilebilir. Yargıtay uygulamasında, tarafların sosyal, ekonomik veya ailevi yaşamlarında anlaşmazlığa sebep olan her türlü eylem, somut olaya göre boşanma sebebi sayılabilir.

Anlaşmalı Boşanma Davası

Anlaşmalı boşanma, tarafların evlilik birliğinin artık sürdürülemeyeceği hususunda ortak kanaate varıp bir protokol düzenleyerek açtıkları boşanma türüdür. Geçerli olabilmesi için aşağıdaki şartlar aranmaktadır: evlilik en az bir yıl sürmüş olmalı, taraflar birlikte başvurmalı veya davalı taraf dava dilekçesini kabul etmelidir (TMK 166/3) . Ayrıca protokolde evlilik birliğinin malî sonuçları (örneğin tazminatlar, mal rejimi) ile varsa çocukların velayet ve giderlerine ilişkin hükümlerin yer alması ve tarafların bu hususlarda anlaşmış olması gereklidir.

Yargıtay içtihatlarına göre, anlaşmalı boşanmada hâkimin iki temel sorumluluğu vardır: Tarafların şikâyetçi olmadıklarını ve anlaşmanın onların özgür iradelerine dayandığını görmek; ayrıca protokoldeki çocuk yararına olan düzenlemeleri uygun bulmak . Mahkeme önünde taraflar bizzat dinlenir; hâkim, her bir eşten alınan beyanda boşanma kararını iradi olarak istediklerine dair kanaat oluşturursa, anlaşmayı kabul eder. Ancak hâkim gerekli gördüğü takdirde, çocukların menfaatine yönelik olarak protokolde değişiklik yapabilir ve tarafların da kabulünü arayabilir .

Anlaşmalı boşanma kararı kesinleşinceye kadar taraflar iradelerini geri çekebilir. Bu durumda 6100 sayılı HMK uyarınca anlaşmalı boşanma hükmü geçersiz olur ve dava çekişmeli boşanma olarak devam ettirilir . Yargıtay 2. Hukuk Dairesi bir kararında, “Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir; bu halde dava çekişmeli boşanma olarak görülmelidir” şeklinde hüküm vermiştir . Örneğin bir çift süreci anlaşmalı yürütürken davalının son anda şikayetçi olmaktan vazgeçmesi halinde boşanma davası çekişmeli usulde yeniden görülür.

Sonuç olarak, anlaşmalı boşanma davaları hızlı ve masrafı düşük sonuç veren süreçlerdir. Karar tek celsede çıkabilir. Ancak koşulları sağlamayan ya da mahkemece iradeleri şüpheli bulunan tarafların protokollerine hâkim şiddetli geçimsizlik (166/1) değil, standart usulle çekişmeli boşanma davası açılması gerektiği de unutulmamalıdır.

Sonuç

Boşanma davalarında taraflar, evliliğin temelinden sarsılmışlığı veya diğer TMK maddelerindeki özel sebepleri ortaya koymak zorundadır. Çekişmeli boşanmada ispat yükü davacıdadır; tanık beyanı, belgeler ve mesaj kayıtları gibi hukuka uygun delillerle iddialar desteklenir . Yargıtay kararları, tanıkların gerçek beyanlarını esas almayı, ancak somut delil olmadan taraf beyanlarına hüküm verilmemesini vurgular . Anlaşmalı boşanma davalarında ise tarafların mutabakatı esas alınır ve hâkim serbest iradeyi kontrol eder . Güncel yargı kararları, eşler arasındaki mesajlaşma içeriklerinin uygun şekilde mahkemeye sunulması hâlinde delil olarak değerlendirilebileceğini, ayrılık ya da ihlal hallerinde ise bu kayıtların dikkatli irdelenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır . Boşanma davası açacak tarafların bu süreçte hukuki süreleri doğru takip etmeleri, olabilecek tüm geçerli delilleri zamanında sunmaları ve gerektiğinde uzman desteği almaları, hak kayıplarını önlemek bakımından önemlidir. Her türlü sorun ve bilgi talebiniz için Avukat Efekan Efe ile iletişime geçebilirsiniz.

Facebook
Twitter
Email
Print
Picture of Avukat Efekan EFE
Avukat Efekan EFE

Avukat Efekan EFE, 7 yıllık tecrübesi ile Bursa'da Avukat olarak hizmet vermektedir.

Hemen Bilgi Al

Aklınızdaki tüm soru, görüş ve önerileriniz için hemen bizden bilgi alabilirsiniz.
Hemen Arayın